Özcan Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği, 2024 yılında Uzm Dr. isim soyisim tarafından kurulmuştur. Kısa süre içerisinde Göksun, K.Maraş ve bütün çevre illerden hastaları tedavi eden kliniğimiz, bölgenin en başarılı polikliniklerinden biri olmuştur.
Pazartesi - Cuma: | 08:00 - 00:00 |
Cumartesi: | 09:00 - 00:00 |
Pazar: | Kapalı |
Gelişen modern teknolojinin diş üzerindeki en iyi etkilerinden biri de diş implantlarıdır. İmplantlar doğal dişlerinize uyacak şekilde sabit veya çıkarılabilir yapay diş, köprüler gibi diş protezlerini desteklemek için ağız içerisine yerleştirilen yapay diş kökleridir. Diş İmplantları doku dostu titanyumdan üretilmiş ve eksik dişler için çene kemiğine yerleştirilmiş vidalardır. Diş kaybının etkileri fizyolojik olduğu kadar psikolojik de olacaktır. İmplant, doğal dişin yerine geçen bir özel uygulama olarak, diş kayıplarının yol açacağı her türlü soruna kesin ve en sağlıklı çözümü getirmektedir.
Dişlerini periodontal hastalık, çürük, travma ya da başka bir nedenle kaybetmiş kişilerde iyi bir ağız sağlığı için ideal bir seçenektir. 18 yaş üzeri, çene ve yüz gelişimini tamamlamış bireylere uygulanır. Tedaviden önce çene yapısının implanta uygun olup olmadığı çekilen röntgenlerle tespit edilir. Şeker hastalarında tedaviden önce hastalığın düzene girmiş olması gerekir. Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda tedaviden önce ilaçlar kesilir. Kemik erimesi olanlar uygun tedavi aldıktan sonra implant tedavisi görebilirler.
Özcan Diş olarak Türkiye’de modern teknolojinin gerektirdiği ekipmanlarımız ve alanında deneyimli hekimlerimiz ile Avrupa standartlarının üzerinde İmplant tedavisi uygulamaktayız. Türkiye’de implant tedavisi maddi olarak sizi zorlamayacak ve tedavinize ek olarak Kahramanmaraş'ın tarihini gezme fırsatı bulacağınız bir fırsat olacaktır. Tedavi süresince konaklama, hava limanı transferi gibi detaylarla ilgilenmenize gerek kalmadan konforlu vakit geçirmeniz sağlanacaktır.
Dental implant sürecindeki ilk adım, sizden panoramik film alınıp ağız içi muayenesi ile başlar ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planının geliştirilmesidir. Plan size özel olarak, tıbbi bir şekilde ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere diş hekiminiz tarafından sunulur. Çene kemiğinin ve kalan dişlerin ölçüsü alınarak size hafif bir sedasyon uygulanır. Yapılacak implant sayısına göre işlem süresi değişiklik göstermektedir. İmplantların yerleştirildikten sonra kemik ile kaynaşması (osteointegrasyon) 40 gün ile 3 ay arası sürüyor. Çene kemiği ve implant kaynaştığında implantarın üzerini açıyoruz ve diş yapım aşamasına başlıyoruz. Sizin tercihinize göre porselen veya zirkonyum(estetik) kron yapım aşamasına geçiyoruz ve 10 günün sonunda sağlıklı dişlerinize kavuşuyorsunuz. Buna ek olarak sinüs yükseltme işlemi ve greft prf uygulandı ise bekleme süresi 6 aya kadar çıkmaktadır.
18 yaş üzeri, çene ve yüz gelişimini tamamlamış bireylere uygulanır. Tedaviden önce çene yapısının implanta uygun olup olmadığı çekilen röntgenlerle tespit edilir. Şeker hastalarında tedaviden önce hastalığın düzene girmiş olması gerekir. Kan sulandırıcı ilaç kullananlarda tedaviden önce ilaçlar kesilir. Kemik erimesi olanlar uygun tedavi aldıktan sonra implant tedavisi görebilirler
Yapılan araştırmalara göre dental implantlar 30 yılı aşkın süredir ağızda başarıyla kalabilmektedir, fakat implantların ağızda uzun yıllar kalabilmesi için hastanın ağız hijyenine çok dikkat etmesi gerekir. İmplant hastalarının senede bir rutin kontrol yaptırması önerilir.
İmplant uygulaması ve sonrasında üzerine zirkonyum veya porselen diş uygulaması için toplamda 2 kere gelmeniz yeterli olacaktır.
İmplant yapıldıktan sonra sizin için özel yapılan geçici dişleriniz ile hayatınıza devam edebilirsiniz.
Uygulanacak implant sayısı çene kemiğinizin durumuna göre değişiklik göstermektedir. Fakat maksimum sayı olarak Alt çene için 8, Üst çene için 8, toplam 16 adet implant yapılabilir.
Kayıp olan kemik dokusunu artırmak amacı ile kemik grefti, membran ve prf kullanımı ile kemik dokusu arttırılarak implant uygulaması yapılabilir. Greft: Çene kemiğinde, diş eksikliği veya diş eti hastalıları nedeni ile erime meydana gelir. Kemik oluşturmak istenen bölgeye uygulanan materyallere kemik grefti denir. Bu kemik greftleri kişinin kendi vücudundan alınabilir (genellikle çene kemiği ve kalça kemiğinden alınır), hayvansal kaynaklı (sığır kaynaklı greftler) olabilir ya da sentetik olarak üretilebilir. Prf: Platelet Rich Fibrin (Trombositten zengin fibrinojen), Tamamen otojen (kişinin kendi dokusundan ) bir uygulama olup tedavilerimize yardımcı bir yöntemdir. Hastanın kendi kanından elde edilen bu uygulamada, hastanın kendi kanı alınarak bazı işlemlerden geçirilerek, kanın içinde bulunan iyileştirici hücreler ayrıştırılarak elde ediliyor.Yara iyileşmesini destekleyen ve yeni doku oluşumunu arttıran PRF yöntemi ile tedavi süreci kısalıyor. Tedavinin başarısını artırıyor. Membran: Dental membran kemik greftinin üzerini örten bir örtü gibidir. Kemik greftinin membran ile örtülmesinin amacı, greftin yumuşak dokuya ve benzer diğer unsurlara maruz kalmamasını sağlamak; böylelikle daha etkin ve sağlıklı bir şekilde kemik kazanımını sağlayabilmektir
Diş implantları titanyum veya alaşımlarından üretilir. İmplantlar daha önce tıbbın birçok alanında kullanılmıştır. Titanyumun bugüne kadar herhangi bir toksik, alerjik ve kanserojen etkisi bulunduğu saptanmamıştır. Titanyumdan üretilen implantlar herhangi bir yan etkiye yol açmaz. Ağız sıvılarından etkilenmez ve ağız içerisinde oluşacak kuvvetlere dayanacak şekilde planlanmıştır. Bazı özel maddelerle kaplanan titanyumun doku dostu özelliği arttırılmış ve iyileşme süresi kısaltılmıştır.
Sigara sağlıklı diş ve diş etlerinizi olumsuz etkiler. Sigaranın dumanında yer alan binlerce zehirli madde cerrahi işlem yapılan, sinir ve damar zedelenmelerinin yüksek olduğu implant bölgesine nüfuz eder ve implantın kemikle kaynaşmasını olumsuz etkileyebilir ve bu bölgede enfeksiyon riskini arttırır. Sigaranın ağız sağlığınız üzerindeki temel etkileri; *Ağız kuruluğuna neden olur ve ağza kan akışını engeller. *Vücudun iyileşme yeteneğini etkiler *Hastalığa neden olan bakterilerin büyümesini arttırır.
Titanyumdan üretilen İmplantın vücut tarafından reddedilmesi, yani doku reddi oluşması söz konusu değildir. Fakat, iyileşme döneminde gelişen enfeksiyonlar ve hastalar tarafindan ağız hijyenine dikkat edilmemesi, fazla alkol ve sigara tüketimi gibi etkenler; implantın kemik ile birleşmesini engelleyebilir. Buna bağlı olarak implant kaybedilebilir. Düzenli diş hekimi kontrolleri ve iyi bir ağız hijyeni sayesinde implantlarınızın ömrünü uzatabilirsiniz.
Diş Beyazlatma, sigara, renkli yiyecekler, gazlı içecekler, kahve, çay veya kalıtsal nedenlerle dişlerin mine tabakasının arkasındaki dentin bölgesinde oluşan renklenmelerin giderilmesi için uygulanan kozmetik bir uygulamadır. 2 tip diş beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan birincisi diş kliniklerinde diş hekimi kontrolünde uygulanan ofis tipi beyazlatma (ofice bleaching), ikincisi ise hastaların evde kendi kendilerine uygulayabilecekleri ev tipi beyazlatma (home bleaching) dır. Ofis tipi beyazlatmada hastanın dudakları, dili, yanakları ve bütün yumuşak dokuları ekarte edildikten sonra dişlerin yüzeyine %40 hidrojen peroksit içeren beyazlatma ajanı sürülür. Sonrasında dişteki renklemenin tipine, diş yapısına göre lazer, led veya halojen ışık kaynağı kullanılarak beyazlatma jelinin aktivasyonu sağlanır. Ev tipi beyazlatmada ise önce hastanın ağzından bir ölçü alınır ve laboratuvarda bir plak hazırlatılır. Sonra dişlerin yapısına göre uygun ev tipi beyazlatma ajanı seçilir ve bu plakla birlikte hastaya verilir.
Diş beyazlatma işleminde her hastaya aynı prosedürler uygulanır fakat beyazlama miktarı her bireyde farklılık gösterir. Kimi dişlerde 6-8 ton açılma sağlanırken kimi dişlerde 3-4 ton açılma sağlanır.
Diş hekimi kontrolünde doğru prosedürle uygulanan beyazlatma işleminin dişlere herhangi bir zararı yoktur. Dişlerimiz 3 tabakadan oluşur en dış kısım mine, onun alt kısmı dentin ve en altta pulpa vardır. Renklenmeler Dentin tabasında oluşmaktadır. Mine tabakasındaki minicik deliklerden sürdüğümüz jelin içerisindeki ajanlar dentin tabakasına ulaşır ve beyazlama işlem başlar. Beyazlatma dişlerde herhangi bir yapısal değişikliğe veya kalıcı hasara neden olmaz. Dişlerde geçici bir hassasiyet oluşabilir. Sıcak ve soğuk yiyecek ve içeceklere karşı oluşan bu durum genelde 24-48 saat içerisinde kendiliğinden düzelir.
Diş beyazlatma uygulamasının sonuçları kişiye göre farklılık gösterir ve 1-2 yıl süre ile etkisi devam eder. Beyazlama etkisinin süresi biraz da sizin elinizde. İşlem yapıldıktan sonra ilk 2 hafta renkli, boya veren gıdalar tüketmemeniz beyazlama renk tonunun ve süresinin en büyük etkenlerindendir.
Diş beyazlatma (Bleaching) uygulaması esnasında çok hafif hassasiyet olması muhtemeldir. Uygulama sonrası bütün hastalarda az ya da çok hassasiyet görülür. Hassasiyet görülmemesi çok nadirdir. Bu hassasiyetler geçicidir, 28-48 saat arasında kendiliğinden kaybolur.
Dişleri beyazlatmak için kullandığımız beyazlatma jelleri sadece doğal dişlerde etki gösteriyor, porselen yüzeylerde beyazlatma etkileri mevcut değildir. Kompozit dolgularda bağlantı yeterince ince ise ufak bir miktar beyazlama gözlenebiliyor.
Ortodontik tedavi gören hastalara tedavi bitip telleri söküldükten sonra estetik görünümünü tamamlamak için diş beyazlatma uygulaması önerilmektedir.
Estetik, hayatımızın birçok alanında olduğu gibi, diş hekimliğinde de önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü dişler direk görüş alanındadır. Kişinin özgür bir şekilde gülümseyebilmesi için önemlidir. Ağız ve diş bölgesinin sağlık ve estetik açıdan yeniden düzenlenmesini ele alan, Gülüşünüzün şeklini, rengini, hizasını, boyutunu, genel sağlığını ve işlevini iyileştiren bir diş hekimliği dalıdır. Kişiye özel ideal gülüşü sağlıklı ve doğal olarak tasarlamayı hedefler.
Estetik diş hekimliğinde giderek gelişen teknoloji ile fonksiyonel özellikler de artmıştır. Böylelikle Gülüş Dizaynı dediğimiz tasarım ile kişiye özel ideal gülüşü oluşturmuş olunur. Estetik diş hekimliğindeki tedaviler; Gülüş tasarımı Dental Lamina (Yaprak Porselen) Dolgu Tedavisi (Beyaz Kompozit Dolgular, Inley – Onley Dolgular) Diş Beyazlatma. Hollywood smile Diş beyazlatma Diş taşı temizliği Porselen diş kaplama Zirkonyum diş kaplama Bonding Diş eti estetiği vb. diş hekimliği uygulamalarını kapsamaktadır.
Özcan Diş ailesi olarak Gülüşünüz en iyi makyajınızdır ilkesini benimsiyoruz. Gülüş tasarımı, dudakları, dişleri, estetik açıdan kişiye yakışır halde güzel bir gülüş elde etme amacı taşıyan uygulamadır. Diş, yüz ve gülüş birlikte bütünlük sağlar. Gelişen teknoloji ve dijital sistemler ile daha pratik şekilde uygulama yapılır. Her İnsanlar farklı şekilde güler ve herkesin kendine özgü bir gülüş şekli olduğunu söylemek mümkündür. Kişinin ruh halini yansıtan gülüş, aynı zamanda ruh halini de olumlu yönde etkilediği görülmektedir.
Zirkonyum ve metal altyapılı porselenlere göre çok daha estetik bir materyaldir. Estetiğin en önemli olduğu gülüş hattında ilk tercihimizdir.
Zirkonyum kaplama, sıcağa dayanıklı ve metale karşı alerjisi olan hastalar içim ideal bir diş tedavisi türüdür. ışık geçirgenliği sayesinde mat görüntü olmaz. Estetik bir yapıya sahip olduğu için doğal dişlerinizden ayırt edilmesi zordur. Diş etine uyumlu olması ve anti-alerjik olması da bir diğer avantajıdır. Metal destekli porselenlere nazaran daha hafiftir ve ağızda koku yapmaz. Zirkonyum diş kaplamanım, daha doğal ve daha estetik bir görünüm sağlar.
Latincede ‘’yaprak’’ anlamına gelen lamina, yaprak gibi ince yapısıyla mükemmel estetik görünümlerin oluşmasına olanak sağlamaktadır. Dişlerin kesilmeden yalnızca ön yüzlerinin 0.3-0.7 mm inceltilmesiyle uygulanan ve özel yapıştırma tekniği ile ön dişlerin renk, form ve pozisyonlarının değiştirilmesi amacı ile kullanılan bir porselen restorasyon türüdür. Doğal dişi taklit eden laminalar sayesinde istenilen gülüşe çok kısa sürede ulaşılabilmektedir.
Veneer Kuronlar; Genellikle ileri derecede madde (doku) kaybı olan dişlerin korunması ve tedavisinde restorasyonunu sağlamak, estetik ve fonksiyonel yapısını oluşturmak amacıyla yapılan sabit protezlerdir. Bu uygulama dişi koruyarak ömrünün uzamanı sağlar.
Halk arasında beyaz dolgu (kompozit) olarak da bilinen diş rengindeki dolgulardır. Kompozit, reçine esaslı malzemeden yapılan, amalgam dolgulara alternatif olarak üretilen, dişin sert dokusuna bağlayıcı ajan yardımıyla yapışan, çok renk seçeneğine sahip ve uzun yıllardan beri kullanılan bir estetik dolgu materyalidir Hamur kıvamındayken dişe yerleştirilip halojen ya da led ışık kaynağı ile sert kıvama getirilirler. Estetik olması, uygulamanın kolay olması, ağız içinde hacim ve şekil değişikliğine uğramadığından, ön dişlerin dolgu materyali olarak tercih edilmektedir. Kompozit dolguları modern konservatif diş hekimliğinde çok büyük bir role sahiptir.
Dişin komple tedavisini düşündüğümüzde, koruyucu diş hekimliğine bir alternatif olarak sayılabilir. Dişinizdeki çürük hasarı normalden daha fazla olduğu durumlarda, Onley-İnley dolgular tercih edilebilir. İnley; Dişin yapısına ve çürüğün boyutuna göre özel olarak üretilir ve dişin iç kısmına yerleştirilir. Onley; Dolgu ise kuron kaplamaya biraz daha benzer ve dişin üst kısmında bulunan çürükler için kullanılır. Genellikle büyük dolgulardır
İlk aşamada kişinin kendi ağız yapısı ve diş sağlığı hakkında bilgilendirilmesiyle başlar. Kişinin o güne kadar farkında olmadığı ya da olduğu her şey değerlendirilerek bilgilendirilme yapılır. Gülüşü Tasarımı, bir bütündür. Dişlerin estetik olarak güzel görülmesinin yanı sıra sağlıklı olmasını da kapsar. Dijital gülüş tasarımı, yaklaşık 7 gün içerisinde tamamlanır. İlk seansta; kişiden alınan veriler, dijital ortamlarda değerlendirilir ve diş hekiminin, kişi için öngördüğü gülüş tasarlanır. Bu esnada; kişinin yüz mizacı, göz, kulak, burun yapıları ve çene ucu gibi faktörleri göz önünde bulundurulur.
Diş, çene kemiği ile dişleri çevreleyen dokular, diğer adıyla diş etlerinde meydana gelen hastalıklar ve bu hastalıkların sağlıklı hale getirilmesinde kullanılan tedavi bütünlüğüdür.
Periodontal hastalıklar diş̧ hekimlerinin en çok karşılaştığı rahatsızlıklardan biridir. Basit bir dişeti iltihabından (gingivitis) çene kemiklerinin eridiği, dişlerin sallanarak kaybedildiği şiddetli enfeksiyonlara (periodontitis) kadar geniş bir alanı kapsar. Dişetleri şişer, kızarır, kanar, çekilir; diş boyları uzar, ağız kokusu meydana gelir; dişler yer değiştirir, araları açılır ve sonunda kaybedilir. Dişeti hastalığının en önemli belirtilerinden biri olan ve hasta tarafından kolaylıkla fark edilebilen dişeti kanaması, diş fırçalarken, sert gıdalar yerken, kimi zaman da kendiliğinden meydana gelir.
Diş eti hastalıklarında eğer iltihap çene kemiklerine ulaşmadan sadece dişetlerinde kaldıysa iyi bir diştaşı temizliği ile beraber hastanın ağız bakımıyla dişetleri sağlığına kavuşturulabilir. Eğer hastalık çene kemiklerine kadar ilerlediyse ve periodontal cep dediğimiz diş eti ile dişlerin arasında oluşan boşluklarda meydana geldiyse daha ileri tedavi seçeneği olan küretaj tedavisi yapılması gerekmektedir. İltihaplı dişetini, büyümüş dişetini, çekilmiş dişetini, diş-dişeti arasında çene kemiklerinin erimesine bağlı olarak meydana gelmiş boşlukları (cep) ve kemik erimesini tedavi etmek amacıyla genellikle lokal anestezi altında yapılan, yeni kemik oluşumu hedeflendiğinde, yardımcı biomateryallerin (kemik tozu, membran vs) kullanıldığı cerrahi işlemlere ise “periodontal operasyon” denir.
En sık sorulan sorulardan birisi de diş eti tedavisi ne kadar sürer olmaktadır. Bu sorunun cevabını hastalığın düzeyi belirlemektedir.
Tedavi edilmeyen diş eti iltihabı, diş kaybına yol açabilen ve ciddi bir durum olan periodontitise yani diş eti çekilmesine sebep olabilir. Diş eti çekilmesi (periodontitis), dişin ağızla bağlantısını sağlayan yumuşak dokuları ve kemiği tahrip eden son derece önemli bir diş eti hastalığıdır.
Maalesef tedavi edilmeyen diş eti hastalıkları diş kaybına neden olmaktadır.
Diş eti hastalıkları çene kemiğine ve yumuşak dokuya zarar verdiği takdirde maalesef operasyon gerekmektedir. Ağız diş çene hastalıkları ile ilgili cerrahi işlemler lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) altında yapılabileceği gibi, genel anestezi altında da uygulanabilmektedir. Hastalar, büyük cerrahi işlemler sonrası yatışları yapılarak gözlem altında tutulmaktadır. Cerrahi işlemlerin uygulanmasında hastaların konforu, var olan hastalıkları, tedaviden duydukları kaygı ve korku öncelikle dikkate alınmakta ve hastalar buna göre tedavi edilmektedir.
Ameliyat esnasında dişler ve diş etler zorlanacağı için; diş etlerinde belki yüzün görünen kısmında şişlik oluşması söz konusu olabilir ve bu beklenen normal bir durumdur. Şişliklerin inmesine yardımcı olması için beşer dakika aralıklarla buz ile uygulama yapılması faydalı olacaktır. İyileşme süreci ağrılı geçebilmektedir. Fakat, uzmanınızın reçete edeceği ağrı kesiciler ile bu süreci en hafif şekilde atlatabilmeniz mümkündür. Bazen normal ağrıların haricinde, daha şiddetli ağrılar da duyulabilir. Bu ağrıların şiddeti artar ise hekiminizi ziyaret etmelisiniz.
Diş eti tedavisinde diş hekimi ve tedavi gören kişi arasında iletişim devam etmeli ve kendisine hekimi tarafından verilen talimatları uyguladığında Diş eti tedavisi ortalama 10-14 gün arası sürmektedir.
Ortodontik tedavinin temelinde diş büyüklükleri, çene ve kemik yapısı ile bunların birbiri ile orantısızlığı, çocuklarda uzun süre emzik ya da biberon kullanımına bağlı problemler, darbe ve travma sonrası oluşan hasarlar gibi bir çok nedene bağlı sorun yatmaktadır. Ortaya çıkan bu diş ve iskeletsel bozukluklarda tüm diş ve duruşu tekrar bir düzene oturtmak için ortodontik tedavi uygulanır. Ortodontik tedavi faydaları; Özgüvenin ve gülümsemenin artmasını sağlar. Diş teli tedavisi sayesinde daha iyi bir diş görünümü elde eden hasta, özellikle gülümserken özgüveninde önemli bir artış hisseder. Konuşmayı düzeltir. Konuşma dilin ağız içerisindeki hareketlerinden oluştuğu için diş yapısındaki bozukluklar konuşmayı da etkilemektedir. Besinler çiğnenirken daha az efor harcanır ve dişlere gerektiği kadar yük binmesini sağlar. Diş eksilmesini engel olur. Ayrık dişleri olan kişilerde bir şeyler yerken ayrık dişlerin arasına yenen besin girmektedir. Bu olay zamanla diş eksilmesine neden olmaktadır fakat diş teli tedavisi bunu tamamıyla engeller. Çürük ihtimalini azaltır. Çarpık dişlerin arasına sıkışan besinler temizlenememektedir. Diş teli tedavisinden sonra fırça ve diş ipi yardımıyla araya sıkışan besinler daha kolay temizlenebilmektedir. Bu sayede dişte çürük oluşması da engellenmiş olur.
Her hastanın tedavi süresi farklıdır. Hareketli apareyler kullanılarak yapılabilir, sabit metal ya da estetik braketler uygulanarak 3 hafta da bir kontrollerle dişlerin dizilimini sağlamaktır.
Invisalign tedavisi ortodontik bir tedavidir, tek fark dişleri tel takmadan düzeltmek mümkün hale gelmiştir. Hasta ve hekim tedavi sonunda dişlerin nasıl olacağını üç boyutlu modellerde görerek üretim onayı verirler. Böylece kişiye özel gülümseme tasarımını hekimizle beraber yapabilirsiniz. Tedavi sonunda istemediğiniz bir sonuçla veya süprizle karşılaşmaz ve hayal kırıklığına uğramıyor olursunuz. Üç boyutlu tarama yapıldıktan sonra kişiye özel tedavi süresi belirlenmektedir.
Diş teli ile tedavi görüyorsanız 2 ayda bir kontrole gelmeniz gerekmektedir. Şeffaf plak ile tedavi görüyorsanız her ay online randevu yapılır 6 ayda bir kontrole gelmeniz yeterli olacaktır.
Merak edilen konulardan biri de, ortodonti tedavisi yaş sınırı konusunda olmaktadır. Belli bir yaş sınırı var mıdır, ne zaman uygulanmaya başlanmalı? Bu tedaviye başlamak için kesin bir yaş sınırından bahsetmek doğru olmayacaktır. Yetişkinlerde herhangi bir yaş sınırı bulunmazken çok küçük bir çocuğun bu tedaviye başlayamayacağı, henüz diş oluşumunun tamamlanmaması gerekçesiyle mümkün olmayacaktır elbette. Ancak çocuğunuzun yedi yaşından itibaren düzenli muayenelere götürülmesi önem arz eder. Bunun sebebi ise, üst çenede meydana gelebilecek darlık, ayrıca üst dişlerin alt dişlerin arkasında kalması rahatsızlığına verilen isim olan ön çapraz kapanış rahatsızlığı ve ön dişlerin dışarıya doğru fırlaması yani dişleklik gibi durumların erken yaşta belirlenmesi, elbette tedavinin daha başarılı sonuçlanmasına neden olacaktır.
Ortodontik tel yerleştirildikten sonra biraz acı hissetmek normaldir, zira dişler kademeli olarak hareket etmeleri için sabit bir baskı altına alınmıştır. Birkaç gün boyunca yemek yerken ve konuşurken zorluk yaşayabilirsiniz.
Diş telleri çürütmez, ama ortodontik tedavi görenlerin ağzında diş tellerinden dolayı, besin artıklarının birikmesi için uygun bir ortam bulunur. İşte bu diş tellerinin üzerinde biriken yiyecek artıkları dişleri çürütür” Ortodontik tedavi süresince, diş fırçalama ve ağız hijyeni, bir kat daha fazla önem kazanıyor. Bunun için diş fırçası ve macun, yardımcı fırçalar, ağız duşları ve gargaralardan yararlanmak gerekmektedir.
Doktorunuzun size önerdiği özel bir diş fırçası yoksa, diş telleri için özel üretilmiş diş fırçalarından alabilirsiniz. Her eczanede bulunan, tellerin şekline uygun dizayn edilmiş bu fırçaların, normal fırçalara göre daha etkin bir temizlik sağlar. Fırça kıllarının orta sertlikte olmasına dikkat etmek gereklidir. Flour içerikli diş macunlarının tercih edilmesi ve diş macununun fırça ıslatılmadan sürülmesi gerekir. normal fırçalamayı yaptıktan sonra ağzı 1 veya 2 defa suyla çalkaladıktan sonra, ara yüz fırçası ile diş tellerinin araları temizleniyor. Macun kullanmadan yapılan bu temizlikte, bütün tellerin aralarını fırçaladıktan sonra ağzı tekrar su ile çalkalamak yeterli oluyor. Ara yüz fırçalarına alternatif olarak, ağız duşları da kullanılabiliyor. Ağız duşları tazyikli bir şekilde su püskürterek, diş fırçasının ulaşamadığı yerlerdeki yiyecek artıklarını uzaklaştırıyor. Ara yüz fırçası daha etkin bir temizlik sağladığı halde, ağız duşları iki kez üst üste fırçalama yapmaktan sıkılan çocuklar için eğlenceli bir çözüm oluşturuyor. Ağız duşunun su haznesinin içine günlük gargara eklenerek, hem ara temizleme, hem de gargara işlemi aynı anda halledilmiş oluyor.
Diş Teli Tedavisinde; Son zamanlarda kullanılan titanyum teller sayesinde yeme-içmede kısıtlama gibi bir durum yoktur. Sadece yapışkan, sakız gibi maddeler diş tellerine yapışarak yerinden çıkmasına ve oynamasına sebep olur. Ağızdaki tellerin çok hassas olduğunu düşünürsek, özellikle yemek esnasında ısırma hareketi yapmamalı, sert bir meyve ya da yiyecek yememeli, yiyecekler mümkünse bölerek, keserek yenmelidir. Genellikle çatal-bıçak ile yenebilecek yemekler tercih edilmelidir. Dikkat edilmezse tellere zarar verir ve düşmesine sebep olabilirsiniz. Özellikle tellerin ilk takıldığı haftalarda çok yumuşak yiyecekler yenmelidir. Şeffaf Plak Tedavisinde; Şeffaf plak tedavisinde yiyecek kısıtlaması bulunmaz. Ağız bakımınızı yaptığınız sürece plağınızı çıkartıp istediğinizi tüketebilirsiniz. Tek ricamız plaklarınızı takmadan önce ağız bakımınızı yapmanız olacaktır.
Kanal tedavisi, çeşitli nedenlerle iltihaplanan veya mikroorganizmaların yerleşmesiyle enfekte olmuş özünün (pulpa) çıkartılarak kanal boşluğunun temizlenmesi, şekillendirilmesi ve doku dostu kanal dolgu maddeleri ile doldurulması işlemidir. Dişte meydana gelen çürümeler zamanında tedavi edilmezse çürük derinlere doğru ilerler ve dişte bulunan sinirlerin iltihaplanmasına neden olur. Diş sinirlerinin iltihaplanması kişinin şiddetli diş ağrısı yaşamasına neden olur. Bu işlemler bütünü, kanal tedavisi olarak tanımlanır. Buradaki amaç diş kaybını önlemek, dişin normal fonksiyonlarını yerine getirerek çene kemiğinde aktif kalmasını sağlamaktır.
Dişin siniri ya da pulpası, dişte meydana gelen derin çürükler, dişte bir çatlak veya kırılma ya da yüz travması nedeniyle tahrip olabilir, iltihap kapabilir ve enfekte olabilir. Dişin pulpası hasar görürse, bu doku parçalanır ve dişin çevresinde bulunan bakteriler kök kanalı içinde çoğalmaya başlar. Bu durumda dişte enfeksiyon veya apse görülür. Dişte meydana gelen apse kişinin şiddetli ağrı çekmesine neden olur. Diş ağrısının özellikle geceleri daha fazla ortaya çıkmasıyla birlikte kişinin uyku kalitesi etkilenir ve gün içinde dikkat dağınıklığı gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Ortaya çıkan en sık belirtiler ise dişlerde sıcak – soğuk duyarlılığı, yüz ve boyunda şişme, ısırma - çiğneme gibi günlük rutinleri yaparken meydana gelen keskin ağrı, diş eti ağrısı, yansıyan diş ağrısı, diş eti şişmesi veya diş etlerinde koyulaşma gibi durumlardır.
Kanal tedavisi, dişin kanal sayısına ve dişin enfeksiyon yok ise tek seansta bitebilir. Dişte enfeksiyon varsa 2 seansta biter. Ortalama bir kanal tedavisi yaklaşık olarak 30 ila 90 dakika arasında sürebilir. Diş kanalı ilk seansta çok iyi bir şekilde temizlenmeli ve şekillendirilmelidir. Temizlenen bölüme lokal ilaç uygulaması yapılarak orada bulunan zararlı mikroorganizmaların öldürülmesi sağlanır. Kanal tedavisinin 2. seansında kanal içinde bir enflamasyon oluşmamışsa hastanın dişinde herhangi bir duyarlılık yoksa, röntgen temiz çıkarsa ve dişi çevreleyen dokuda bir bozukluk görülmüyorsa dişin dolgusu yapılmaktadır.
Kanal tedavisi uygulamasından sonra meydana gelecek ağrı kişiden kişiye ve dişin yapısına göre değişiklik gösterir. Bu tedavi sırasında insanların ağızları uzun süre açık kalması gerektiği için bazı kişilerin kanal tedavisinin ardından çeneleri ağrımaya başlar ve genellikle ertesi gün geçer. Tedavi edilen bölgede biraz ağrı hissetmeniz normaldir. İyileşme süresince diş çevresindeki bölgenin ağrılı ve hassas olması olasıdır. Bazen, kanal tedavisinin ardından komplikasyonlar gelişebilir. Günlük hayatınızı etkileyen veya ağrı kesici ile geçmeyen şiddetli ağrınız varsa mutlaka doktorunuz ile iletişime geçmeniz gerekmektedir.
Kanal tedavisini yaparken dişin hastanın ağzında ömrü boyunca kalacağını düşünerek yapılır. Kanal tedavisi uygulanmış dişler; uzun yıllar ağızda kalarak, çiğneme fonksiyonunun devamlılığına ve estetik anlamda güzel bir görünümün elde edilmesine olanak sağlamaktadır Başarılı yapılmış bir kanal tedavisi üstüne gelen restorasyonun belli dönemlerde yenilenmesi sonucunda ömür boyunca ağızda kalabilir. İyi bir kanal tedavisi yapılan diş, doğru ağız-diş bakımı ile bir ömür boyu kullanılabilir. Tedavi edilen dişte tekrar çürük oluşması riskine karşı düzenli olarak ağız-diş bakımı yapılarak, hekim muayenesi ihmal edilmemelidir.
Diş etleriniz hassassa, diş hekiminizin size önerdiği bir ağrı kesici ilacı alabilir veya tuzlu ılık suyla ağzınızı çalkalayabilirsiniz. Ayrıca dişlerinizi günde iki kez fırçalamaya ve günde bir kez diş ipi ile temizlemeye devam etmelisiniz. Bazı vakalarda tedaviye destek olarak hastanın antibiyotik kullanması gerekebilir. Hasta tedavi sonrası normal hayatına dönebilir, bununla birlikte dişteki ve bölgedeki uyuşukluk geçmeden herhangi bir yiyecek yememelidir.
Kanal tedavisi sonrası dişe gelebilecek yeni bir darbe, üst dolgusunun kırılması veya derin bir kırık ya da çatlak oluşması sonrası dişte yeniden enfeksiyon gelişebilir. Bu durumda eğer tedavi yenilenebilecekse, diş hekimi tarafından kanal tedavisi tekrarlanarak diş daha uzun süre ağızda tutulmaya çalışılır.
İlk diş hekimi randevusunu bebeğin ilk dişleri çıktıktan sonraki birkaç ay içinde olacak şekilde veya çocuğunuzun ilk doğum gününe yakın bir zamanda alın. Genellikle bebeklerin ilk dişleri 4 ila 7 aylıkken çıkar ama bebeğinizin dişleri 1 yaşına girdikten sonra çıkarsa endişelenmeyin. Ağız ve diş sağlığı, vücut sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Bu konuda henüz erken yaşlarda adım atılması, ağız ve diş bakımına özen gösterilmesi gerekiyor. Süt dişleri geçici olduğu için çoğu kez ebeveynler tarafından önemsenmiyor. Oysa süt dişlerinin ihmal edilmesi, ileride daimi dişlerde de çeşitli sorunlara yol açabiliyor.
Randevu saatinden önce gelin. Ortama alışması için çocuğunuzu randevu saatinden önce getirmenizi rica ederiz. Endişelerini giderin. Diş hekimine gitmenin büyümenin bir parçası olduğunu öğretin. Diş hekiminin çocuğunuzun ağzına bakacağını ve ona doktor ile asistanının nazik ve kibar davranacağını anlatılmalı. Diş hekimiyle ilgili tutumunuza dikkat edin. Birçok anne-babanın geçmişte diş hekimiyle ilgili kötü deneyimleri vardır ve dişçi koltuğuyla ilgili olarak istemeden olumsuz mesajlar verebilir. Çocukla birlikte diş hekimine gitmesi gereken kişi, diş hekimi ziyareti sırasında en olumlu tutumu gösterebilecek kişidir.
Süt dişlerinin ağızdaki en büyük görevlerinden bir tanesi de alttan gelen daimi dişler için rehberlik yapmalarıdır. Süt dişlerinin erken kaybında (yani tedavi edilmediği ve çekilmesi gerektiği durumlarda) daimi dişler nereden ağız içerisine süreceklerini bilemezler ve doğrultuları değişebilir. Aynı zamanda komşu dişler kayarak ilerde sürmesi gereken daimi dişlerin yerini doldurup daimi dişler de yer darlığına sebep olurlar. Bu nedenle süt dişlerini normal düşme zamanına kadar çocuğun ağzında tutmak önemlidir. Çünkü süt dişleri daimi dişler için yer tutucu görevi görürler. Süt dişlerinin ağız içinde bulundukları dönem büyüme ve gelişimin en aktif olduğu dönemdir. Bu dönem sindirimin ilk basamağı olan gıdaların çiğneme ve öğütmesine yardımcı olan süt dişleri çocuğun beslenmesini ve buna bağlı olarak büyüme ve gelişimini etkiler. Konuşmanın sağlanması süt dişlerinin başlıca fonksiyonlarından biridir. Aynı zamanda süt dişlerinin estetik fonksiyonu da vardır. Çocuk dış görüntüsünü beğenmediği için ağzını yeterince açmaktan kaçınırsa buda konuşma ve iletişim güçlüğü yaratır.
Süt dişleri normal dişlere oranla daha az mineral içerir yani daha organik yapı içerir, bu nedenle çürümeye daha yatkınlardır, daha kolay ve hızlı çürürler. Çocuklara ilk fırçalama alışkanlığının süt dişlerinin hemen hemen tamamlandığı 2-2,5 yaş aralığında kazandırılması gerek 3 yaşına kadar çocuklarda diş macunu kullanımı önerilmez. 3 yaşından sonra kullanılmaya başlanabilir. Başlangıçta florürlü diş macunlarından herhangi biri tercih edilebilir.
Azı dişlerinin üst kısmında yer alan girintili çıkıntılı bölümlere fissür denilmektedir. Azı dişlerinin çiğneme yüzeylerinde oluşan ve diş fırçasının ulaşamadığı çatlakları (fissür) kapatan koruyucu malzemeye “fissür örtücü” denir. Bu yöntemle, söz konusu çatlakların üstü kapatılarak burada bakteri birikintisi ve buna bağlı çürük oluşumu önlenmiş olur. Fissür bir nevi diş aşısı olarak tanımlanabilir.
Fırçalama işlemi sık bir şekilde yapılsa da dişlerin üzerinde bulunan oluklardaki bakteriler her zaman tam anlamıyla temizlenmemektedir. Bu durum zamanla çocuklarda diş çürükleri ‘ne yol açmaktadır. Diş üzerine uygulanan fissür örtücüler sayesinde bakterilerin dişe zarar vermesine engel olunmaktadır.
Fissür örtücünün hiçbir zararı bulunmamaktadır.
Flor, insan vücudu için yaşamsal değeri olan yedi eser elementten biridir. Flor jel, diş minesine uygulanan çürük önleyici bir ajandır. Florun etkisiyle diş minesi mikroorganizmalara karşı daha dirençli ve sert hale getirilir. Böylelikle diş minesi daha güçlü bir yapıya sahip olur. Çocuklar için çeşitli aromalarda olan bu jellerle yapılan uygulama son derece rahat, basit ve ağrısızdır. Yarım saat süresince ağız çalkalama, yeme- içme yapılmaz. Ayrıca sabaha kadar süt ve süt ürünleri kullanılmaz. Flor jel uygulaması tükürme yeteneğini kazanmış, 4 yaş ve üstü çocuklarda uygulanabilir. Çünkü uygulama sonrası ağızda kalan fazladan florun tükürülmesi gerekmektedir.
Klinik çalışmalar, diş çürümesinin önlenmesi ve kontrolü için uygun miktarda flor kullanımının hem güvenli hem de son derece etkili olduğunu kanıtlamıştır.
Özcan Diş, web sitesinde her türlü bilgiyi değiştirme, düzeltme ve yayınlama hakkını saklı tutar. Sitemizde bulunan bilgiler destek sağlamak içindir. Hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez.
Pazartesi - Cuma: | 08:00 - 00:00 |
Cumartesi: | 09:00 - 00:00 |
Pazar: | Kapalı |
Copyright 2024 Özcan Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği | Tüm hakları saklıdır.
Automated page speed optimizations for fast site performance